26 Aralık 2021, 15:52
Donatello
Yönetici

9. Sınıf Coğrafya 162-163-164-165-166-167-168-169. Sayfa Cevapları MEB Yayınları


9. Sınıf MEB Yayınları Coğrafya Ders Kitabı 2. Ünite BEŞERÎ SİSTEMLER Sayfa 162, 163, 164, 165, 166, 167, 168, 169 “Türkiye’de Yerleşme” Cevapları

9. Sınıf Coğrafya MEB Yayınları 162. Sayfa Cevapları

Konuya Başlarken

Türkiye’nin bulunduğu Anadolu Yarımadası, insanlık tarihinin en eski yerleşim alanlarından biridir. Geçmişten bu yana birçok medeniyet bu alana yerleşmiştir. Günümüzde Türkiye’nin doğal ve beşerî faktörleri, ülke genelinde yerleşmelerin özelliklerini ve sıklığını etkilemiştir.

1. Türkiye’nin bulunduğu alanın geçmişten bu yana yerleşim alanı olarak seçilmesinin sebepleri neler olabilir?

CEVAP: İklim koşulları, su kaynaklarının varlığı, tarıma elverişli verimli topraklar, yeryüzü şekillerinin çeşitliliği ve bitki örtüsündeki çeşitlilik yerleşim alanı olarak seçilmesinde etkili olmuştur.



2. Türkiye’de yerleşmeler hangi doğal ve beşerî özelliklere sahip alanlarda yoğunlaşmıştır?

CEVAP: Türkiye’de yerleşmeler yer şekillerinin sade olduğu, iklimin elverişli olduğu ve topraklarının verimli olduğu doğal özelliklere sahip alanlarla yoğunlaşır. Beşeri özellikler ise ekonomik faaliyetler, iş imkanları, sağlık ve eğitim hizmetlerinin niteliği ve kültürdür.

9. Sınıf Coğrafya MEB Yayınları 165. Sayfa Cevapları

Düşünelim-Tartışalım

Yandaki görselde İstanbul Boğazı ve Çanakkale Boğazı gösterilmiştir.



İstanbul ve Çanakkale

İstanbul Boğazı çevresinde yerleşme sıkken Çanakkale Boğazı’nın çevresinde yerleşmenin daha seyrek olmasının sebepleri nelerdir? Tartışınız.

CEVAP: Çanakkale Boğazı’nın çevresinde kıvrımlı dağlar bulunmaktadır. Boğaz dardır ve bu nedenle boğazdan geçmek zordur. Ayrıca iki ters akıntı bulunmaktadır. Bu nedenle yerleşme daha seyrektir. İstanbul Boğazı daha geniştir ve ulaşım kolaydır. Bu bölgede sanayi ve ticaret gelişmiştir. Bu nedenle yerleşme sıktır.

Ders İçi Çalışma

Aşağıda, Türkiye haritası üzerinde bazı yerler verilmiştir.



Yerleşime Uygun Bölgeler

Harita üzerinde verilen yerlerin yerleşme için uygunluk durumunu nedenleri ile birlikte tablodaki ilgili alanlara yazınız.

Taşeli Platosu ⟶ Yerleşmeye Uygun Değil
Sebepleri: Yer şekilleri dağlık ve engebelidir.

Erzurum-Kars Platosu ⟶ Yerleşmeye Uygun Değil
Sebepleri: Yer şekilleri dağlık ve engebelidir.



Doğu Karadeniz kıyıları ⟶ Yerleşmeye Uygun Değil
Sebepleri: Yer şekilleri dağlıktır. Orman alanları sıktır.

Samsun çevresi ⟶ Yerleşmeye Uygun
Sebepleri: Yer şekilleri sadedir. Kıyı şehridir.

Sinop çevresi ⟶ Yerleşmeye Uygun Değil
Sebepleri: Yer şekilleri dağlık ve engebelidir. Ulaşım zordur.

Çatalca-Kocaeli Platosu ⟶ Yerleşmeye Uygun
Sebepleri: İklim şartları uygundur. Ekonomik faaliyetler gelişmiştir.



Yıldız Dağları ⟶ Yerleşmeye Uygun Değil
Sebepleri: Yer şekilleri dağlık ve engebelidir.

Gediz Ovası ⟶ Yerleşmeye Uygun
Sebepleri: Yer şekilleri sadedir. İklim elverişlidir.

Tuz Gölü çevresi ⟶ Yerleşmeye Uygun Değil
Sebepleri: Yağış yetersizdir. Toprak tuzlu ve çoraktır.

9. Sınıf Coğrafya MEB Yayınları 167. Sayfa Cevapları

Düşünelim-Araştıralım

Türkiye’nin ilk yerleşim yerlerinden Çayönü (Diyarbakır), Hacılar (Burdur), Alişar (Yozgat), Limantepe (İzmir), Yumuktepe (Mersin), Arslantepe (Malatya) gibi yerlerin yerleşim özellikleri nelerdir?



Yukarıda verilen araştırma sorusunu bir hafta süreyle araştırınız. Araştırmanızdan elde ettiğiniz bulguları verilen süre sonunda sınıfınızda arkadaşlarınızla paylaşınız.

Çayönü (Diyarbakır)

Çayönü, tahıl ve evcilleştirmeye dayalı köy hayatının en eski örneklerindendir. Günümüz uygarlığının da önemli bir basamağını oluşturmaktadır. Çayönü yerleşmesinde buğday, mercimekgiller gibi bitkilerin tarıma alınmış, koyun ve keçi evcilleştirilmiştir.

Bölgenin en önemli özelliği avcı–toplayıcı toplulukların yerleşik hayata geçişinin yaşandığı yer olmasıdır. M.Ö. 6000’lere gelindiğinde Çayönü‘nde yaşayan herkes kendi yiyeceğini tarımdan elde edebiliyordu.



Çayönü‘nde çok sayıda küçük alet ve eser bulunmuştur. En sık av hayvanlarının kemiklerinden iğneler, saplar, oraklar çengeller ve boncuk, halka, düğme, basit kaplar ortaya çıkarılmıştır. Çayönü İnsanı, dünyanın başlıca yerlerinden 2 bin yıl önce bakırı işleyerek alet yapmayı başarmıştır.

Hacılar (Burdur)

Batı Anadolu’nun bilinen en eski yerleşimidir. Hacılar kazılarında bulunan yapılar, kare veya dikdörtgen planlıdır. Yapılar taş temel üzerine kerpiç ile inşa edilmiştir. Bu yapısı ile Hacılar bir kent görünümündedir.

İnsanlar avcı-toplayacılıktan yerleşik düzene geçmiştir. Yapılan kazılarında bulunan kömürleşmiş arpa ve buğday tanelerinden, burada yaşayan halkın tarımla uğraştığı belirlenmiştir.



Hacılar‘da bulunan en önemli aletlerin başında boyalı çanak çömlek gelmektedir. Hacılar seramiklerinin en önemli özelliği herhangi bir üretim aracı kullanılmadan, el ile biçimlendirilmiş olmasıdır. Kırmızı renkte olan ve üzerinde geometrik figürler olan bu çanak, çömlekler arkeolojide önemli bir yer tutmaktadır. Hacılar‘da ayrıca taş aletlerin yanında bakır da kullanılmaya başlanmıştır.

Alişar (Yozgat)

30 metre yüksekliği ile Anadolu’nun büyük höyüklerinden biridir.  Höyüğün ilk kuruluşundaki hali basit bir köy görünümündedir. Bundan sonraki devirlerde şehrin iç kalesi olduğu, evlerin belirli bir plana göre yapıldığı görülür. Bu devirde şehir surla çevrilmiştir. Mezopotamya ile kültür alış verişinin bu devirde başladığı anlaşılmaktadır.

MÖ 2000-1500 yılları arasında Alişar büyük bir şehir hüviyetine bürünmüştür. Şehir, geniş planlı kale kapıları, yeraltı yolları ve yer yer kulelerle kuvvetlendirilerek savunmalı bir hale getirilmiştir.



Beşinci devirde Alişar’da, Hitit-Frig Kültürü görülür. Artık bu devirden sonra alt şehir önemini kaybetmiştir. Frig devrinden sonra önemini iyice kaybeden Alişar; Helenistik çağ, Roma, Bizans, Selçuklu ve Osmanlı devirlerini yaşamışsa da bu devirlerden söz edilebilecek önemli izler yoktur.

Limantepe (İzmir)

Batı Anadolu’nun en uzun süreli yerleşim merkezlerinden birisidir. Bugüne kadar yürütülen çalışmalar sonucunda Limantepe’de en eski kültür olarak Kalkolitik Çağ tespit edilmiştir. Kalkolitik Çağ, maden endüstrisini hazırlayan ve bu nedenle de ekonomik açıdan önem taşıyan bir dönemdir. Bu dönem Limantepe’de ana toprağın hemen üzerinde açığa çıkarılmıştır.

Limantepe Ege Bölgesinde bulunan en eski yapay liman olma özelliğine de sahiptir. Gerçekleştirilen su altı kazılarında Limantepe‘de kullanılan liman keşfedilmiştir. Yine su altı araştırmalarında bölgede aynı yıllara ait batmış bir ticaret gemisi bulunmuştur.

Yumuktepe (Mersin)

Tanıklık ettiği binlerce yıl boyunca sayısız sosyal, siyasal, ekonomik, kültürel ve teknolojik değişikliğe şahit olmuştur. İlk çalışmalar ile höyüğün 33 yerleşim katına sahip olduğu anlaşılmıştır.

Yapılan kazılarda erken neolotik döneme ait binalar, opsidyen aletler, seramik parçaları keşfedilmiştir. Yumuktepe‘de ayrıca şehri korumak için inşa edilmiş bir sur bulunmaktadır. Höyük Son Kalkolitik dönemde savunma duvarlarıyla çevrili köy tipi yerleşime geçilmiştir.

Askerlerin oturduğu sura bitişik evlerde fırın, yerel kaplar, temellerin altında seramik ve özel eşyalı mezarlar vardır. Bıçak, mızrak, mühür, kadın heykelciği, ayaklı kadeh ve gaga ağızlı testicikler bulunmuştur. Sur duvarları testere biçimindedir. En üst katlarda ise Bizans dönemi eserleri ve yapıları bulunmuştur.

Yumuktepe Höyüğünde çıkarılan eserler Mersin Müzesinde sergilenmektedir.

Aslantepe (Malatya)

Doğu Anadolu’nun en büyük höyüklerinden birisidir. Gerçekleştirilen kazılarda, Arslantepe, tarihi boyunca değişik zamanlarda değişik alanlarda bölgeyi kontrol etmiş büyük bir merkez olduğu ortaya çıkmıştır. Höyükte bulunan çok sayıda mühür, bölge ticaretinin Arslantepe‘den yönetildiğini gösterir.

Asur istilasına kadar yerleşim yeri olarak varlığını sürdüren Arslantepe daha sonra bir süreliğine terk edilmiş, Roma Dönemi köyü olarak kullanılmış ve daha sonra Bizans Mezarlığı olarak yerleşimini tamamlamıştır.

Arslantepe‘nin en önemli özelliği, Anadolu’da kurulmuş ilk şehir devleti yapılanmasının görüldüğü yerleşim olmasıdır. Arslantepe höyüğü, dünyanın en eski kral mezarı ve en eski kılıçları gibi çok sayıda tarihi objeye ev sahipliği yapıyor.

Hızlı Tur

Türkiye’de il sayısının giderek artmasının olumlu ve olumsuz yönleri nelerdir? Görüşlerinizi arkadaşlarınızla paylaşınız.

CEVAP: İl sayısının artması eğitim ve sağlık hizmetlerinin gelişmesi, ekonomik faaliyetlerin artması, şehirleşme ve modernleşmenin hızlanması, sanayinin gelişmesi, ulaşım ağının gelişmesi, iş olanaklarının artması ve kültürün çeşitlenmesine neden olur. Olumsuz yönler ise idarenin zorlaşması, çevre kirliliğinin artması, şehrin ihtiyaçlarını karşılamada zorlanma, trafik sorunları, çarpık kentleşmedir.

9. Sınıf Coğrafya MEB Yayınları 169. Sayfa Cevapları

Değerlendiriyorum

Vatan sevgisi; kimi zaman cephede gözünü kırpmadan can vermeyi, kimi azman fabrikada alı teri dökmeyi, kimi zaman da laboratuvarda, okulda, kütüphanede dirsek çürütmeyi gerektirir.

Bu anlamda sizlerin vatanınıza karşı hissettiğiniz sorumluluklarınız nelerdir?

CEVAP: Hepimizin görev ve sorumlulukları vardır. Vatan için yapacağımız en iyi şey görev ve sorumluluklarımızı yerine getirmektir. Şu anki görevimiz okula gelmek ve derslerimizde başarılı olmaktır. Başarılı olursak vatanımız için çalışır, çevremize faydalı insanlar oluruz. Kendimizi eğitmeye, doğru ve nitelikli yaşamaya önem vermeliyiz. Her insan kendini böyle eğitirse ve vatandaşlık görevlerini yerine getirirse vatana sevgimizi göstermiş oluruz.

 

Bir önceki yazımız olan 9. Sınıf Coğrafya 156-157-158-159-160-161. Sayfa Cevapları MEB Yayınları başlıklı makalemizi de okumanızı öneririz.


14 Ekim 2022, 11:45

Abone
Mesaj Sayısı:
Konu Sayısı: 3712

Emeğinize sağlık bazı cevaplar bana biraz uzun geldi öğretmen daha kısa tercih ediyor ama güzel olduğu için buradan bakıyorum hep teşekkür ederim

HIZLI CEVAP YAZ

Yazıyla İlgili Fikirleriniz:

Yasal Uyarı
DMCA.com Protection Status
Sitemizde bulunan tüm yazılar, konular, içerikler yol gösterici nitelikte genel bilgi vermek amacıyla hazırlanmıştır.